15 Ocak 2008 Salı

Türkiye şu an tiyatroda bir sihirbazı izliyor

Sihirbaz da şapkasından tavşanlar çıkarmaya devam ediyor.Yaşadığımız bu hayal alemini ekonomist Yiğit Bulut bir 'ilüzyon' olarak nitelendiriyor.
Yiğit Bulut genç bir uzman. Ama yeni dinozor ekonomistlerin ipliğini pazara çıkartıyor.Onun Vatan Gazetesi'ndeki yazlarını kaçırmam. Pazar günü, büyük işadamlarımızı kastederek diyordu ki:
'Oların döviz bozdurup bono alarak elde ettikleri faiz ve kur farkı ile azan faaliyet dışı karlarından dolayı taşıdıkları heyecanı anlıyorum. Anlıyorum ama benim düşüncem net:
İlüzyon içinde her şey iyi algılanabilir ama ilüzyonu sağlayan yapı ortadan kalktığı zaman ortaya tam bir enkaz çıkacak. Trilyon dolara yakın faiz ve anapara ödemiş bir ülke ve bütün varlıkları ele geçirilmiş bir sistem.'SAKIP BEY NEREDE?Bu yazıyı okurken Sayın Güler Sabancı'nın televizyonlara yansıyan son sözleri geldi aklıma. TeknoSA'nın yeni bir mağazası daha açılmış. Bayan Sabancı bunun mutluluğu ile konuşuyor.Şimdi ben soruyorum: Teknosa'larda SA damgası ile üretilen kaç mal satılıyor?Bu sorunun cevabı, Türkiye'nin kaderi ile ilgilidir. Çünkü; Sakıp Sabancı'nın başında bulunduğu topluluk; ülkemize durmadan fabrikalar kuruyordu ve buralarda mal üretiyordu. Şimdiki Sabancı holding ise artık fabrika kurmayı bırakmış; ithalatçılığa başlamış. Çin'den, Japonya'dan, ABD'den, Avrupa'dan mal getir; burada mağazalarda sat; para kazan...Fabrikalar kurup da onun işçisiyle, pazarlamasıyla, alacağı ile uğraşacağına; sen mağaza aç yeter. İşte Türkiye ekonomisinin son yıllarda sokulduğu ortam budur..
.Başlangıca geri dönelim:
Yiğit Bulut'un dediği üzere, dışarıdan döviz getiriyorsun... Buna yüksek faiz veriyorsun. Ucuzlayan dövizi ithalatçının emrine sunuyorsun. O da televizyonu BEKO'dan değil Güney Kore'den getirtiyor ve bizlere pazarlıyor...Güney Koreliler aptaldır. Fabrika kurarlar; devlet bunları destekleyerek ihraç güçlerini artırır. Biz ise akıllıyız; kendimiz fabrika kurmayız; Güney Korelinin fabrikasından gider alırız.Bu alışverişin sonucunda ne oluyor peki?Türkiye'nin borcu giderek artıyor.
AKP döneminde toplam borcumuz iki katına çıktı. Trilyon dolara yakın faiz ve ana para ödediğimiz halde, borcu azaltamamışız, artırmışız.
Sebebini derin derin anlatmaya gerek yok: Sanayici Sabancı topluluğu bile ithalatçı hale gelmişse; Yiğit Bulut'un dile getirdiği enkaz tablosu bir aşırılaştırma sayılmamalıdır.
YÜKSELME DÜRTÜSÜNÜ YİTİRTECEKLERModern tarih; geçmişte kurulan devletlerin; 'yükselme dürtüsü oluşan ve bu dürtüsü giderek gelişen toplumlar'ın eseri olduğunu gösteriyor. Ekonomik düzlemde bu dürtümüzü, ithalatçılığa ve faizciliğe çevirerek önümüzü kestiler.Toplumsal planda da bireylerimizi müthiş biçimde edilgen (pasif) hale getirecek ideolojik bombardıman yapılıyor.
Bireyleri ortak yükselme dürtüsüne ulaştıracak; 'vatan, millet, bayrak, din' gibi duyguların yerine küresel kavramlar yerleştiriliyor.
Bu tutum; sömürgeci yeni liberalizmin yayılma aracıdır.Yükselme dürtüsü, gençlikte başlar. Bir milletin gençliği bu dürtüden uzaklaşıyorsa; çöküntü var demektir.
Türkiye; şimdilerde böyle bir kıskaça alınıyor.Geçenlerde;
Kırşehir'de bazı lise öğrencileri kanlarıyla bir bayrak yapıp Genelkurmay Başkanlığı'na hediye ettiler.Çok önemli bir adımdı bu.Gençler; bayrakları için canlarını vermeye hazır olduklarını söylemiş oluyorlardı.Küresel emperyalizmin Türkiye temsilcileri; bu gençleri kınamaya kalkıştılar.
İş bununla kalmadı Kırşehir Milli Eğitim Müdürü ile Kırşehir Valisi, bu öğrencilerle ilgili olarak soruşturma bile başlatmışlar. Amaç Türk bayrağı uğruna can vermeye kalkışan o gençleri korkutmak...
Ey Kırşehir Valisi; ey Kırşehir Milli Eğitim Müdürü, bu haber doğru mudur?
Doğru ise siz hangi milleti temsil ediyorsunuz?
Mehmet Aysan

Hiç yorum yok: