28 Ocak 2008 Pazartesi

2007 de ki bir strtejik değerlendirme yorumum

İsrail'in kuruluşu yalnızca Siyonizm denilen ırkçı görüş nedeni ile kulmuş değildir.1876 da Mihver devletleri tarafından ortaya atılan Mandatum projesi kapsamında (B)gurubunda yer alan Türk İmparatorluğu'nun yaylımcı politikalarına her daim engel olacağı düşünülerek parçalanması opersyonunun bir olması nedeni ile kurulmuştur.
Musevi asıllı politikacılar bunu kullanmayı iyi bilmişler ve özellikle Nazi dönemi Almanya'sının yok etme politikası ile o güne kadar dağınık bir şekilde bütün batı ülkelerinde hayatını sürdüren Yahudi cemaatlerinin ekonomik üstünlüklerini sürdürmeleri için vatan diyebilecekleri bir toprağa ihtiyaçları bulunduğu bilinci ile hareket ederek bu devleti kurmuşlardır.
Belli bir süre sonra yayılımcıların siyasetin paralel olarak kendi yayılımcı düşüncelerini bu alanda uygulamaya koymuşlardır.
Sn.Arslan'ın da değindiği gibi bu pararlel siyaset sonucu Güney doğumuzda Coğrafi bir alan adı kullanılarak bir millet yaratma girişiminde bulumuşlardır.Bunda da kısmen başarılı olmaktadırlar.
Türkiye bugün ki aşamada bu oyunları bozma şansını günümüzde yakalamıştır. Eğer 5 kasım 2007 ye kadar durmda değişiklik olmaz ise (ki burada Ülke yöneticilerinin basireti sınanmaktadır)bu fırsat en iyi şekilde değerlendirilmelidir.
Türkiye daha ne kadar dış politikasında pasif davaranactır merak konusudur.Biz burada savaş çığıtkanlığı yapmıyoruz.Yalnızca yayılımcı mihver devletlerinin çeşitli oyunlarla gasp ettikleri 500 yıllık hakkımızı geri alma hakkımızın alınması gerektiğini savunmaktayız.
Elbette her şeyde olduğu gibi bu tür durumların riski vardır.Ancak bu riski göze almadan bağımsız devlet niteliğimizi koruyamayız.Başkalrından emir alan,bana dokunmayan yılan bir yaşasın diyerek T.C. devletinin uzun ömürlü varlığı sürdürülemez.
Komşuda yangın çıktı ise bu yangını evime sıçramadan söndürmek bizim asli görevimizdir.Çünkü Barış ve demokrasi için geldiğini söyleyen İtfayiyeci maalesef yangına körükle söndürmeye gelmiştir.Her şey harap olduktan sonra buralarda serbestçe at koşturacğının bilincindedir.Artık Türkiye KÜçük balık olmadığını göstermek zorundadır.
Bu Ulusumuzun ana çıkarıdır.İster İmparatorluk döneminden kaynaklanan mülkiyet haklarımızdan ve isterse Cumhuriyet dönemindeki Lozan ve benzeri anlaşmalardan doğan haklarımızı tam anlamı ile talep etme zamanıdır.Sevr anlaşması nasıl yırtılıp bir kenara atıldı ise bazı anlaşmalar da ,tek taraflı olarak muhataplar tarafınmdan bozuluyorsa her halde bizim de bu anlaşmalarla kendimiz bağlı tutmamalıyız.
Önümüze gelen bu tarihi fırsatı ,yani doğu sınırlarımızı genişleterek garanti altına almamızın zamanıdır kanımca.Bunu atalarımız yapmıştır.
BU yüzden Son imparatorluk dönemimiz 600 yılı aşkın ayakta kalmıştır.Türk Devletinin bilgisi,tecrübesi,yetişen yeni beyinleri ile bu siyaseti yürütme kabiliyetine haizdir.
Korkarak,sinerek,ya ekonomimiz ne olur?İnsanlarımız telef olursa?gibi soruların ardına saklanıp Türkiye Cumhuriyeti'ni bir 80 yıl daha ayakta tutmamız mümkün olmayacaktır.
Bu bir satranç oyunudur.Şah isek şahlığımızı bilmek ,piyon isek şah olmak için gerekeni yapmak zorundayız.ABD ne der?AB ne der?Ne derse der hiç önemli değildir. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları bunu hiç bir zaman demediler.Balkan Paktını da Bağdat Paktı'nı da bu amaçla kurdular.Buna karşılık Karşı tezdekiler bu iki paktı d yok edip Yayılımcı devletlerin güdümüne girdiler ve bu günki durum hasıl oldu.
Gerçi SSCB dağıldığında elimize büyük fırsat geçirmiştik ama maalesef bunu değerlendiremedik.Hep içimizdeki Ceneviz tüccarlarının kendi insanlarını sömürme alışkanlığını terk edememesinden bu fırsatları teptik. Hür dmokrat milliyetçi düşüncede bir insanım.Atatürk metodolojisi hayranı ve uygulayıcısıyım.Kemaliz veya Atatürkçülük diye bir ideolojinin varlığının yanlış olduğuna inana bir insanım.Çünkü Atatürk'ün ülkesi ve millet sevgisi doğması(Doğma kabul edilirse eğer) dışında her hangi bir ideolojik doğması yoktu.Bu günlerde sıkça dile getirilen ilke ve inkılapları(devrim değil)durağanlığın bir ifadesidir kanımca.Tam tesine Atatürk ilke ve inkılapları sürekli gelişme gösteren her döneme uyum sağlayacak sağlıklı bir devlet alt yapısının yöntemlerini içermektedir.BU nedenle dar kalıplarla tarifi ve anlatımı doğru olamaz.İfadesi çok geniştir ve geleceğin medeniyetinin kurculuğunu sağlayacak yöntemler silsilesidir.İçin dorldurmak Genç Nesillere aittir ve görevdir.Bir döneme takılıp kalmak bir milletin ilerlemesini istememek,dağılmasına vesile olmak demektir.BU gerçekler ta Göktürk İmparatorluğu zamanında da geçerli olan şeylerdi.HUn İmparatorluğu dönemindede özellikle Atilla döneminde de geçerli idi.BU yüzden yalnızca dar bir felsefe içine sıkışıp kalmak Hem Atatürk'ün şahsına ve hem de onun ideallerine ters düşmektir.Ben böyle biriyim işte.

Hiç yorum yok: