7 Ocak 2008 Pazartesi

KOSOVA LABORATUVARINDA BAZI HUSUSLAR

Sevgili Okurlar, Aşağıda Bilginize sundğum bu alıntı Emperyalizmin ne boyutta işleri karıştırdığının bir yorumudur. Benim İlgimi çekti sizlerle paylaşmak istedim. İskender Kazaz Yazan:Yard.Doç. Dr. Cevdet Şanlı Kosova, uzun tarihi süreçte stratejik olarak her zaman bir öneme sahip olmuştur. Bu öneminden dolayı da Osmanlı öncesi ve sonrası da daima gözlerin dikildiği, üzerine hesaplar yapıldığı bir yer olma konumunu daima korumuştur. Huzuru sadece Osmanlı döneminde bulmuştur. Osmanlı sonrası Balkan coğrafyasına göz gezdirirsek, karşımıza 80 yılı aşkın süreyi kapsayan savaş, kan ve göz yaşı ile dolu bir süreç çıkmaktadır. 1914 yılında 1.sini, 1940 yılında da 2. büyük dünya savaşı yaşayan insanlık, 1945 yılında Birleşmiş Milletler teşkilatını kurarak “yeni dünya düzeni”nin temelini atar. 1945’lerden 90’lara kadar dünya iki kutuplu bir şekilde soğuk savaş dönemi geçirir. 90’ların başına gelindiğinde Doğu Bloku’nun ve aynı zamanda BM’ nin veto hakkına sahip devletlerinden olan SSCB dağılır. Onun dağılması ile beraber Doğu Bloku’nun irili ufaklı onlarca devleti de demokrasiye geçiş süreci yaşar. Bu süreç, özellikle eski Yugoslavya topraklarında çok kanlı çatışmalara sahne olan görüntülerle sonuçlanır; sonuçlanmasına sonuçlanır; ama, nihai netice henüz gerçekleşmemiştir ve bu bölgeler patlamaya hazır, pimi çekilmiş el bombası misali her an karışmaya hazır haldedir. Soğuk savaş dönemi bitmiş, birilerinin demokrasi naraları arasında halklar etnik olarak birbirine kırdırılmakta; tabiatiyle de bu kırdırılmanın kılıfı olan “demokratikleştirme” birilerinin ekmeğine yağ sürmekte; oralarda güvenliği sağlama adına, oralarda demokrasiyi tesis etme adına laboratuvar vazifesi icra edilmektedir. Kosova bu anlamda BM’nin laboratuvarı durumundadır. Görünüşte soğuk savaş bitmiştir; ancak yeni versiyonuyla zararı sadece bölge halkına olacak şekilde yeniden düzenlenmiştir. BM’nin diğer veto hakkı sahibi ve aynı zamanda Batı demokrasisinin ve özgürlüklerin temsilcisi ABD Kosova’da kurtarıcı olarak lanse edilmiş, halka o şekilde algılatılmış; hatta Kosova’nın Bush( Arnavut alfabesinde ş=sh’dir) kasabasına atfen ABD başkanı George W. Bush’un bile Kosovalı olduğu savı işlenmiştir!!! Kosovada , özellikle Priştine’nin en büyük caddesine Bill Clinton adı verilmiş, resmi dairelerde Arnavut bayraklarının yanını ABD’ nin bayrağı süsler hale gelmiştir. Ancak şu hiçbir zaman unutulmamalıdır ki devletlerin dostlukları yoktur; sadece menfaatleri vardır. ABD kendi çıkarları ve hedefleri doğrultusunda Kosovalı Arnavutlar’ın yanında yer alırken; Rusya Ortodoks blokunun bir parçası olan Sırplar’ın yanında yer almakta; adeta Batılı devletlere göz dağı vermektedir. Çünkü BM’nin Kosova ile alacağı her türlü karar ne olursa olsun, bu karar Rusya’nın onayından geçmeden uygulanamaz ve geçerli de değildir. Bu bağlamda Kosovalılar’ın veya Kosova Meclisi’nin tek taraflı “bağımsızlık” ilan etmesinin hiçbir uluslar arası geçerliliği de yoktur; bu orada sadece kan ve gözyaşının Kosova halkının aleyhine akması demektir. Bizlerin tarihi süreç itibarı ile Balkanlar’da Arnavutlar’ın bağımsızlığını istememizden tabii bir şey olamaz; ancak bu sadece bir istek olarak kalmaya mahkumdur; gerçekler hiç de öyle değildir. Laboratuvarı tesis edenler, orada elde ettikleri sonuçlara göre bir kısım plan ve programları hayata geçirmeye devam edeceklerdir. Tıpkı BOP (Büyük Ortadoğu Projesi)’ta olduğu gibi. Bütün bu gerçekleri bilerek, Türkiye Cumhuriyeti makamlarının diplomasi ile Kosova laboratuvarında Kosova halkının en az zararla bu planlardan kurtulmasına yardımcı olmak “reel politik” in gereğidir. Kosova halkının da 9 yılı dolduran süreçte kimin dost kimin düşman olduğunu iyi tanıdığını ummak istiyoruz. Yeni Ada Gazetesinde yayınlanmıştır.
Posted by Picasa

Hiç yorum yok: