6 Şubat 2008 Çarşamba

Bugünkü Ortamın Tek Suçlusu Atatürk'tür ..!!

Rahmetli Ahmet Taner Kislali'nin 02 Mart 1994 tarihli makalesinde yazdıkları, bugünlere nasil geldiğimizi özetlemektedir.
Biz, asıl suçluyu bir kenara bırakıp suçsuzlarla uğraşıyoruz !
Evet, bugünkü ortamın tek suçlusu Atatürk'tür !
Eğer bugün 60 milyon insanımız, Batı Trakya'daki Türkün durumunda değilse, bunun suçlusu odur.
Eğer 1923'te kişi başına ulusal geliri 70 dolar olan bir toplum, şimdi 2700 dolara ulaşmışsa; bunun suçlusu odur.
Eğer 1929-39 yılları arasında, bütün dünyada sanayi üretimi %19 artarken, Türkiye'de %96 artmışsa bunun suçlusu odur.
Eğer Türk işçisi, batıdaki gibi, çocuk yaşta yeraltında günde 14-16 saat çalıştığı dönemler yaşamamışsa; bir oy hakkı için bile, Fransız işçisi gibi, 59 yıl kanlı bir savaşım vermek zorunda kalmamışsa bunun suçlusu odur.
Eğer Türk kadını yasal olarak erkeğine eşitse, "köle" değilse, seçme ve seçilme hakkını Fransız kadınından bile önce elde etmişse, kadınlar bugün Türkiye'de vali, bakan, başbakan bile olabiliyorsa bunun suçlusu odur.
Eğer 1923'te Darülfünundaki öğrenci sayısı 2100 olan bir Türkiye'de, bugün yüzbinlerce genç üniversitelerde okuyorsa bunun suçlusu odur.
Eğer açık havadaki klasik müzik konserlerini onbinlerce genç izliyorsa bunun suçlusu odur.
Eğer şeyhülislamlar "fetva" verip Kuran'ın Türkçe basımını engelleyemiyorlarsa; ezanlar düşman bayraklarının gölgesinde okunmuyorsa bunun suçlusu odur.
Eğer bugün köy enstitülü binlerce köylü çocuğu, kültür yaşamımıza damgalarını vurabiliyorsa bunun suçlusu odur.
Eğer 1923'lerde ortaçağ karanlığında yaşayan bir toplum, bugün 21. yüzyılın aydınlığına bir ölçüde yaklaşabilmişse bunun suçlusu elbette ki odur.
Atatürk'ün suçları saymakla bitmez.
Bir zamanlar kralların, şahların, cumhurbaşkanlarının, başbakanların Ankara'yı ziyaret için kuyruk olmalarının sorumluluğu da Atatürk'e aittir.
Baskı rejimlerinden kaçan yüzlerce batılı bilim adamının bir zamanlar Kemalist Türkiye'yi seçmesinin sorumluluğu da... Faşist Mussolini'nin bile Türkiye'yi "Avrupalı" saymasının günahı da...
Ama suçlunun suçlarının iyi anlaşılabilmesi için suçsuzların suçsuzluklarının da unutulmaması gerekir. Sokaktaki adamın bile miras hakkına dokunulmazken Atatürk'ün vasiyetini çiğneyerek Türk Dil ve Tarih kurumlarını devletleştiren, Atatürk'ün miras gelirlerini, devletin atadığı memurlara dağıtan "beş general" suçsuzdur !
"Ben Atatürkçüyüm ve laikim" diyerek, din derslerinin zorunlu olması hükmünü anayasaya koydurtan,
Alevinin, Hıristiyanın, Yahudinin Sünni inancını öğrenmesini zorunlu hale getiren Marmaris'teki emekli adam suçsuzdur ! Köy Enstitülerini kapatırken, İmam-Hatip liseleri açanlar, laik liselerde eğitim görenlerin sayısı son 20 yılda 3 kat artarken, imam-hatip okullarını bitirenlerin sayısının on dört kat artmasını sağlayanlar,
Menderes'ten Demirel'e, Özal'dan Yılmaz'a tüm "Atatürkçü" başbakanlar suçsuzdur !
Milli eğitim bakanlığını şeriat yanlılarının işgaline terk edenler,
Sağlık ve Tarım bakanlıklarını şeriatçılara peşkeş çekenler,
İçişleri bakanlığının yapısını bozup valilerin, kaymakamların, emniyet müdürlerinin şeriatçı olması için kolları sıvayanların hepsi suçsuzdur ! Asıl suç Harp Okulunu şeriatçılara açmamakta direnen Kemalistlerdedir..
Sokaktaki adama küfreden suçludur, ama Atatürk'e küfreden suçsuzdur ! Erbakanlar, Mezarcılar, Dicleler... Holding solcuları, numaracı cumhuriyetçi liboşlar... Şeriatçılar, Kürt ırkçıları... Hepsi de haklılar!...
Onların ayaklarının altına halıları kim döşedi ?
1950'den beri bu ülkeyi yönetenler değil mi ?...
Bu yazıya benim yorumum;
Evet Dostlar,Türk'üm demenin suç olduğu,laik Devlet rejimini değiştirip Sanki İslam Özünde barış,sevgi ve özgürlük fikri yokmuş gibi ,Ilımlı İslam modeli adı ile Devlet rejimini Laikliği savunanların Kafasının kör bıçakla kesildiği Cezair tarzı Şeriat rejiminin getirilmeye çalışıldığı bu günlerde,AB direktifleri ile yine avrupalıların 1920 lerde Türk Milletinden yedikleri tokadın,sillenin intikamını bu kez silahla değil bizdeki Makyavelistleri kullanarak almak istediklerini
" sizi AB ye ancak 2020 de aramıza ayrıcalıklı statü ile alırız " söylemi ile Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti'ne 100 yıl ömür biçtiklerini anlamayanlara yazıklar olsun.
Milleti bir bez parçası ile oyaladığını sanan,Modern Türk kadınını tıpkı arap kadını gibi cahil bırakmak için gizli oyunlar peşinde olanlara,paradan başka gözü bir şey görmeyen yalnızca kayıkçı kavdası yapıp Milletin gözünün içine baka baka yalan söyleyenlere,seçimlere hile karıştırıp demokrasiyi,fikir özgürlüğünü, meclisteki parmaklara bağlayanlara,bu aymazlıklara destek çıkan,günlük oy kaygılarını açığa vuranlara,attığı her adımı millete değil,müstevlilere sorup fikir alanlara ve onların tavsiyelerine boyun eğenlere,millete rağmen,kuvvetler ayrımına rağmen yarın onun da ihtiyacı olacağını düşünmeden hukuk temsilcilerine"sen kim oluyorsun"sen benim memurumsun ben ne dersem onu yapacaksın"diye tehdit savuranlara TÜRK MİLLETİ bakıp bakıp YAZIKLAR OLSUN demekte, için için kahrolmaktadır.Bu gerçekleri görmeyip,görüp de ses çıkarmayan sözde aydın olanlara Yazıklar olsun.

Hiç yorum yok: