17 Ekim 2009 Cumartesi

YENİ BİR SİYASİ PARTİ NASIL FELSEFESİ NE OLMALI (1)

Son günlerde yeni siyasi parti oluşumlarının Türkiye Siyasi Hayatına girme hazırlığında olduklarını gazete haberlerinden öğreniyoruz..Yanılmıyorsan şu anda sicile kayıtlı 54 adet siyasi parti var.Büyük çoğunluğu hep siyasi gündemler değiştikçe bir takım siyasi meraklı tarafından 30 kişi bir araya gelip parti oluşturdular.Kimi espri olsun diye,kimi partinden aday olamadı diye siyasi parti kurarken,kimisi de ileride lazım olur diye adını değiştiren partilerin adıyla isim hakkını ellerine aldılar.Özellikle sonuncular adına siyasi rant diyebileceğimiz bir tutuma yöneldiler.Bir takım idealistler ortaya çıkınca onlara yanaştılar,oradan sağladıkları üye sayısı ile yasa gereği yapmaları gereken kongreleri yaptırdıktan sonra bu idealist kadroları bir şekilde devre dışı bıraktıktan sonra yeniden Pazar beklemeye başladılar,ta ki yeni bir seçim zamanı gelsin.Oradan bir şeyler kaparım diye umutla beklediler. Yani anlayacağız bizdeki parti enflasyonu bundandır.



Şimdi gelelim Başlık konumuza ;


Merkezin nesrinde olduğu belli olmayan iki oluşum gözlüyoruz.Birisi asker kökenli bir kişinin önderliğinde oluşturulurken,diğeri gazeteci kimliği ile yola çıkıp günün siyasi konjonktüründen arkasına kitleler toplayınca yeni bir oluşuma yöneldi.Bir başka oluşum da Eski bir dış işleri bakanının oluşturduğu harekete dayanarak yine eski kadrolara yönelik bir oluşum oluşturma yolunda ilk adımlarını atmış. Peki bu oluşumlar tutar mı?Bana göre tutmaz.Neden çünkü Türkiye^de oluşan bir politika simsarlar lobisi var ve bu lobi tüm imkanlarını ve tüm bağlantılarını kendine en fazla maddi kazanç sağlayacak siyasi oluşuma yönlendiriyor da ondan.Halk isteği onlar için önemli değil,halk fakr-ü zaruret içine düşüp mutsuz olurmuş umurlarında değil.Ancak maddi güç ve uluslar arası çevre onların elinde olduğundan siyasi alanda at koşturuyorlar.Para onlarda,medya onlarda,ortak yandaşları ise dışarıda .Şimdi egemenlik ellerinde olan bu lobiyi nasıl aşacaksınız bu gün ki ortamda?Görünürde zor değil mi? Ancak her türlü zorluk aşılabilir.


Yine bu lobi dini kullandı,bedenen hakim olamayacağı kitlesel gücü beyinlerinden kontrol etme yolunu seçtiler.Yani laf büyüsü diğer adıyla propaganda ve boş vaatlerle uyutma siyaseti izlemekteler.


Propagandalarında hangi argümanı kullanıyorlar?Din.Özünü mü?Hayır şeklini.Bir takım beyni boş insanları gizlice destekleyip halk içinde bölücülük yapıyor,kamplara ayrılmasını sağlıyorlar.Sonra bunları bir birine karşı kışkırtıyorlar.Yemedi bir de etnik milliyetçiliği kullanıp aynı şekilde bir birleri ile çatıştırmaya teşvik ediyorlar.Örnek mi?Son Gürcü ve Oset olayını yaşadık.Uluslar arası emperyalizm ne yaptı insanlar kırılırken, birlikte planladıkları hedefe kadar sustular.Ne zaman ki sınırlar aşılmaya başlandı ortaya çıktılar.Ölen öldü kalan sağlar bizimdir dediler.Oyuna yeniden başlayacaklar.Uluslar arası hukuk anlayışında suç sayılan fiilleri yaptıkları anlaşmalarla meşrulaştırma yoluna girdiler.Yarın Türkiye’de de aynı oyunu oynamayacakları ne malum?


Hoş o kadar kolay değil Gürcistan ile Türkiye aynı kefeye konulursa bu oyun onlar için hüsran olur o başka.Çünkü Türkiye de devleti idare edenler ileriyi göremeyen veya görmek istemeyen oyuncular değil.Kolay kolay etki altına alınıp kandırılacak küçük guruplardan değil,en az 3000 yıllık devlet tecrübesi olan bir millet.Hal böyle olunca istemedikleri durumlarla karşı karşıya kalmaları kaçınılmaz.Zira ne olursa olsun devleti idareye talip olan hiçbir siyasi vatanına ihanet etmeyi aklından geçirmez, geçirmemiştir.Üstelik mazisi 2200 yıla dayalı düzenli ordusu ve bilgi ve deneyimi olan bir devlet.


İş o kadar kolay değil bir yerlerde oturup kağıt üzerinde bir takım planlar hazırlayıp sonra onları uygulamaya sokmak aşamasına evdeki hesap çarşıya uymaz.İşte bu noktada dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum.Gürcü-Oset kapışmasının bir başka türü Irak’da olmuş ve Ruslar kendinde nasıl ki Gürcistan’a müdahale hakkı görmüşlerse aynı oyunu önceden ABD de ta 12.000Km.de görmüş müdahale etmiştir. Böylece iki güç yaptıklarını meşru gösterme örneklerini oluşturmuşlardır.Şimdi sırada İran ve Türkiye vardır.Ruslar İran’ı kontrol ederken ABD Türkiye’yi yarattıkları bir millet olan Kürt’lerle Rus’yanın hamlesine karşılık vermek isteyecekrie.Eğer şu günlerde Barzani bir şekilde ülkemiz güney doğusunda yaşayan kendine Kürt diyen yurttaşlarımızı kendi vatandaşı ilan ve gizliden gizliye onlara kimlik verip kayıt altına alırlarsa tıpkı osetler gibi bize de aynı oyunu oynamaya kalkabilirler.Arkalarına da ABD yi alacaklarını ümit edebilirler.Bu Yüzden dikkatli olalım demiştim.


Bütün bunları kısaca dile getirmekteki nedenim yazımızın başında anlattığım siyasi yapılanma aşamasında karşılarındaki engelin halkın iknası değil dış güçlerin oyunlarını iyi değerlendirme ve hatırlatmak ve de esas konuya geçmektir.


İskender Kazaz






1. yazının devamı






Evet Türkiye de yeni bir siyasi yapılanmaya çok ihtiyaç var.Ama bir önceki yazımda belirttiğim gibi bir gurubun,bir ideolojinin veya şahsi menfaatlerin gizlendiği bir siyasi oluşum olmamalı.Peki Nasıl bir yapı olmalı?;


1- Mevcut Anayasa’mız ve buna bağlı siyasi partiler yasasında belirtilen esaslar dahilinde öngörülen teşkilatlanmayı, yerel liderleri belirleyip onların önderliğinde sağlanmalı,


2- Belde,ilçe ve İl teşkilatları en az 40 ilde tamamlanmalıdır.En azından bu liderlerin ,isimleri belirlenip kendileri ile mutabakat sağlanarak,Kurulacak siyasi oluşumun kurucuları olmaları sağlanmalıdır.


3- Kurulacak partinin siyasi yelpazede nerede yer alacağı açık bir şekilde tüzüğünde belirtilmeli laf kalabalığı içine boğulmamalıdır. Örneğin, partimiz ….. merkezde yer alacaktır.Aşırı siyasi fikirlere itibar etmeyen gücünü doğrudan halktan alan bir siyasi oluşumdur.Bütünleştirici ve kucaklayıcıdır.Anayasa’mızda yer alıp tarif edilen sosyal,her kurumda laik ve hukuk devleti yapılandırılmasına gönülden inanır. Devletimiz çok eski tarihlere dayanan iki temel ayak üzerinde yapılanmıştır.


• Millet ve inanç. İşte bu temelleri siyasi hırslarımız için bir birine karıştırmamayı her iki temele aykırı davranmamayı temel hedef saymıştır.Biz bu bağlamda biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti Türk Milletinden,güç almaktadır.Tabiatı ile Türk Milleti’nin fertleri olarak yerleşik inançları olan dini görüşü de bu şekilde yorumlanmalıdır.


• Hiç bir yabancı dini yorumve ibadet şekli Milletimizin dini yorumu ve ibadet şekilleri üzerinde değildir.Yabancı yorumların Türk toplumuna dayatılmasına asla izin vermez.


• Herkesin vicdani kanaati kendine ait olup bunun aksine telkinlerde bulunmaya çalışanlara itibar etmez.


• Öğretim beynelmileldir.Eğitim aileden başlayıp özgürce yerine getirilir devlet buna yardımcı olmakla yükümlüdür.Şu veya bu şekilde siyasi erkelerin buna müdahale etmesine izin verilmemesi gerektiğine inanıyoruz .Giyim kuşam gibi göreceli konularda vicdani kanaat bağlamında özgür olduklarına inanır,Ancak Kamu düzeni bakımından özellikle kamu kurumları ve devleti temsil eden kamusal alanlarda devletimizin kuruluşundan bu yana teamül haline gelen kurallara aykırı ve dışında giyim ve kuşam şekline müdahalenin yasal çerçevede kalmak şartı ile meşru olduğuna inanırız.


• Bunun dışında özellikle Yüksek öğrenim alanları bilimsel öğreti bağlamında tamamen özerk alanlar olarak nitelendirdiğimizden bu yerlerdeki giyim kuşam konusundaki kural ve nizamnamelerin dayatmacı yaklaşımda olmasını uygun görmemekteyiz.Bize göre şekil özden önde olmamalıdır.Kılık kıyafet tarzı tamamen kişi anlayışına bağlıdır.Bu nedenle yurttaşlar arasında ayrım gösterilmemelidir.Partimiz yüksek Öğrenim kurumlarını öğretim bazında özerk kuruluşlar olarak niteler.Bu nedenle hiç kimsenin kılık ve kıyafeti nedeni ile öğrenim hakkına müdahale etmesine izin vermez.


• Ancak bu kılık kıyafetler siyasi bir simge haline dönüştürüldüğü ve karşı görüşlere dolaylı veya doğrudan dayatma vesilesi olduğu takdirde devletin müdahalesinin caiz olduğuna inanır.Esasen bu durumun hem Anayasamıza ve hem de siyasi partiler yasasına aykırı olduğunun bilinci içindedir.


• Keza bizim anlayışımızda devlet inanç yayma,inançları pekiştirme ve bu konularda eğitim verme yükümlülüğünde değildir.Devletin asli görevi inançlara gizli veya açık vaki dayatmalara müdahale ile vicdani kanaat özgürlüğünü korumak için her türlü tedbiri uygulamaktır.


• Devlet yüksek öğrenime kadar ki dönemde siyasi inançlara ve ihtiyaçlara göre değil Anayasamızda gösterilen prensipler doğrultusunda tevhid-i tedrisat esasları içinde öğrenim görülmesi için gereken ortamı hazırlamayı üstlenir.


Partimiz Anayasamızda tarif edilen üniter devlet tanımı içinde yine tarif edilen


“Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla “yoğrulmuş Türk Milleti kavramından hareketle,bize tevdi edilen tüm görevleri yerine getirmeyi taahhüt eden bir partidir.Bu nedenle


• Etnik farklılıkların bir kültürel zenginlik olarak kabul ve onların aile için geleneklerini yaşama hakları olduklarını,üniter devlet içinde her ne surette nedenle olursa olsun ayrıcalık tanınmadan inançlarını sürdürmelerinde özgür olmalarını kabul eder.Anayasamızın kabul ettiği sınırlar içinde Kendi dillerini serbestçe öğrenmelerini bir insan hakkı olarak kabul eder.


• Ancak Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü kapsamında hiçbir etnik ayrıcalığın millet ortak kültürü üstünde değerlendirilemeyeceği her etnik kökendeki yurttaşlarımızın bu bilinçte olduğuna inanır.


• Bu bağlam da yurt dışından yapılacak her türlü telkin ve tavsiyenin üniter yapımıza ve milli bütünlüğümüze müdahale olarak kabul ederiz.


• Ortaklık veya her hangi bir vesayet talebi Türk Milleti tarafından kanla elde ettiği bağımsızlığına ,milli bütünlüğüne ve toprak bütünlüğüne yönelik yakın ve ileriye matuf tehlike ve müdahale olarak algılanacağı düşüncesi ile Milli çıkarlarımızın temini için her durumda kayıtsız şartsız karşılıklılık ilkesi doğrultusunda milletimize danışarak uluslar arası iktisadi,siyasi ve sosyal anlaşmalara açığız.


• Bu konularda Anayasamızın amir hükümleri doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’ni Kuran Atatürk ilke İnkılaplarına sadık kalarak Milli Birlik beraberliğin dolaylı da olsa zedelenmesine neden olabilecek her türlü görüşün karşısında yer alınacaktır.İster milli ve isterse inanç yönünden her türlü şoven fikrin karşısında yer alacağımız kuşkusuzdur.


• Biz milli sermayeden yana her türlü ticari faaliyeti destekler ve ülke kalkınmasında pay sahibi olmasını başlıca hedef olarak benimsemişizdir.Bu bağlamda Türk Ekonomisinin liberal,hür ve demokrasi kuralları içinde her türlü ticari faaliyetin yanında yer alırız.


• Türk Halkının ekonomik omurgasının Orta sınıf olduğunun bilinci ile esnaf,zanaatkar ve çiftçinin yanında yer alan bir hedefimiz vardır.Bunların güçlenmesi ile ülkenin saadet ve refahının artacağına inancımız tamdır.Bankacılık faaliyetlerinin de bu anlayışa göre yönlendirilmesi gereğine inanmaktayız.


• Adalet sistemimizin her türlü vesayetten arındırılması ve kuvvetler ayrılığı prensibimizden asla taviz vermemeyi temel ilke olarak benimseriz.Adalet sistemimizin bu gün düşürüldüğü çaresizlikten kurtulması ve hakim bağımsızlık teminatının kesin sağlanması yönünde çalışmalar yapmak temel ilkemizdir.Bu bağlamda özellikle Adalet teşkilatının aynı silahlı kuvvetlerde olduğu gibi kendi aralarında tayin ve terfi sistemini geliştirmelerinde yarar görmekteyiz.Siyasi erk bu teşkilatta yalnızca müsteşarlık seviyesinde olması gerektiğine inanmaktayız.


• Yatırımcı yabancı sermayenin daima yanında olacak ve her türlü kolaylığı çevreci yaklaşım ile göstermek zorunda olduğumuzun bilincindeyiz..